1 Aralık 2016 Perşembe

AYVA REÇELİM



Kötü komşu ev sahibi yaparmış. Ben de Hayalbağ’ın ayvalarının yutulamaması sayesinde bu arayışa girdim. Aslında hâlâ ayvalarımdan tamamen ümidi kesmiş değilim. Öğrendiğime göre henüz olgunlaşmadan toplanırsa ayva yutulurken boğazda kalıyormuş. Az yağış olursa da böyle olabilir diyenler var. Zaman içinde bunu öğreneceğiz.
Şu ânın meselesi, eldeki ve daldaki ayvaları ne yapacağımız? İlk akla gelen reçel. 
Hemen kolları sıvıyorum.

1 kg ayva
1 kg şeker
3 su bardağı su
Bir çay kaşığı limon tuzu.

Ben ölçüleri göz kararı çoğaltıyorum. Ayvalar yıkanıp dilimlenir, rendenin kalın tarafı ile rendelenir. Kaynatılacağı tencereye konup üzerine su ilave edilir, haşlanıp yumuşadıktan sonra şeker katılıp, şeker eriyinceye kadar karıştırılır. Limon tuzu katılıp eriyinceye kadar karıştırılır. Kıvamı hoşunuza gidince, ateşten alınarak soğutulur.
Sonrası malum.











İlk yaptığım reçele limon tuzu koymadım, güzel oldu fakat birkaç gün sonra ekşime yaptı. İkincisine koydum, ekşime olmadı fakat rengi ilki kadar güzel olmadı.  


· Ayvaları dilimleyip çekirdekli kısmı keserken biraz derinden almak lazım yoksa kumumsu taneler ağıza geliyor.
·     Karanfil atılırsa hoş bir rayiha veriyor.
·  Ayva çekirdeklerinden 8-10 tane katarsanız rengi koyu ve daha güzel olur deniyor. Ben olumsuz bir fark gördüm. Ama çekirdeklerden diyemiyorum.
·   Ablam rendeleyip haşlamaktansa, haşlayıp rendelemeyi önerdi. Ne diyeyim? Akıl akıldan üstünmüş.

2 Kasım 2016 Çarşamba

BENİ KÖYÜMÜN YAĞMURLARINDA YIKASINLAR



Tohum toplarını hazırladığımızı anlatmıştım. Sonradan 8-10 parti daha top hazırlamak gerekiyordu. Fakat ekim mevsimini geçirmekten endişe etmem, top yuvarlamanın sıkıcı ve yorucu olması, bulduğum kilin zor bir malzeme olması gibi sebeplerle planımı değiştirdim. Kalan buğdayları “çizel pulluk”(Ne biçim isimlendirmeyse.) usulüyle toprakla buluşturmaya karar verdim. Bu arada 6 adet tüplü asma almıştım. Bunları da dikmek için hevesleniyordum. Hepsinden önemlisi köyüme gidesim vardı. Yerli yersiz “Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlaaar…”deyip duruyordum.
Mâlum, Hayâlbağ’da hayâllerdeki yeşil panjurlu ev yok. Bizim yeşil çadır var. Hava her geçen gün daha sert oluyor. Fakat kamp malzememiz eksik. Allah'tan Hanım, “Ben gelmem.” dediği için tek çadır kurup oğlum ve kızımla bu çadırda bir birimize sokulur donmadan geceleriz diye düşündüm. Ve hafta sonu kamplı bir Göynük seyahati yapmaya karar verdim.
Bir tane kışlık tulum vardı. Onu kızım kullanırsa, mevsimlik tulumu oğlum kullanırsa, aralarına da ben yatıp, battaniyeyi oğlumla beraber kullanırsak donmadan sabahı edeceğimizi öngördük.
Planlar bozulmak içindir. Cuma akşamı Hanım “Ben de geleceğim.” deyiverdi. Bu bize moral oldu. Fakat soğuk ve yağmur ihtimali biraz düşündürdü beni. Kamp zevklidir, ama alışık olmayana rezillik gibi de gelebilir. Eşimin, kötü tecrübelerle maceramızdan uzaklaşması endişesini taşıyorum hep.
Çizme sipariş etmiştik ama gelmedi. Benim ve çocukların neopren meshlerimiz vardı. Üşümeyelim diye bol miktarda giysi almıştık yanımıza. Ya nasip deyip çıktık yola.
Eee ağzına “Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar” şarkısını sakız edersen, nasibin yağmur olur. Allah'tan şarkının devamını hatırlamıyorum. 10:00 gibi bağımızda kahvaltı yaparken yağmura yakalandık. Çok ıslanmadık ama vakit kaybettik.


Hemen işe koyulup asmalarımızı dikmeye başladık. Toprak yaza göre oldukça yumuşaktı. Zorlanmadan altı adet asma fidanımızı toprakla buluşturduk.
Hâtırâ fotoğrafı çekmeye bile müsaade eden yağmur sonra kaldığı yerden devam etti. Biz de çadırlara doluştuk. Sonra akşama kadar kâh çiseledi, kâh hızlandı, arada durduğu da oldu. Yağmur tam ayarında yağdı. Toprağa yaramayacak kadar az, bizi ıslatacak kadar çok.


Ama biz yağmura kızmadık, arada hava açtığında manzaranın tadını çıkardık.
Yağmur dinlenirken biz çalıştık, o faalken biz dinlendik. Çizel pulluk yöntemi ile 40-50 m2 yeşil mercimek, 15-20 m2 karakılçık buğdayı ektik. Ayvalarımızdan bir miktar topladık. Akşamüstü yağmur da, biz de dinlenmeye çekildik. Çünkü fenerimizi evde unutmuştuk ve ateşimiz çok zayıftı; yorgun ve ıslaktık.
Hanımlar bir çadıra, oğulcuğumla ben bir çadıra geçip, erkenden uyuduk. Sabaha kadar kaç kere uyandığımı hatırlamıyorum. Ama çok üşüdüm, oğlumda üstünü devamlı açtığından üşüdü. İnce tulumla eşim de çok üşümüş. Hava sıcaklığından kızımda şikâyetçiydi, -30oC lık tulumla biraz bunalmış.
Sabah o kadar kötü uyandım ki, kalkacak hal bulamadım. Biraz daha uyumak için müsaade istedim. Birkaç saat daha kestirdim. Kalkıp orman kenarındaki bölüme gittiğimde eşimle oğlumun 25-30 myere buğday ektiklerini gördüm. Bu hayallerimin ucundan tutanlar olacağının emâresi idi. Çok keyiflendim.


Bu keyifle 40-50 myere tohum toplarımı serptim. Hedef, bir hafta önce 1,5 dönüm buğday ekmekti, ama olmadı. Ancak deneme mahiyetinde ekim yapabilmiştik.
Bu Bozcaarmut molasını da böyle bitirdik, İstanbul’a döndük.





NOTLAR:

*İlk bitkilerimizi ekmiş olduk.

*Tüm sıkıntılara rağmen gülümsemekten yanaklarım ağrıdı. Tabiat mutluluktur.

*Ayvalarımızın tadı çok güzel. J

*Ayvalarımız çiğnenmek için. Yutmak çok tehlikeli. L

*Eşime arkadaş olabilecek yaşlarda bir hanımla tanıştık. Kızıma arkadaş olabilecek bir kızı da var.  Sonra ben de beyiyle tanışıp konuştuk. İyi insanlara benziyorlar. 400 tane keçileri varmış yaylada.


*Cevizlerimiz olmuş ve çoğu dökülmüş. Dipleri çalılık olduğundan ne diplerdekini, ne ağaçtakileri toplayabildik. Birkaç tane bulup tadına baktık çok güzeldi.

*Uzun konçlu bir çizme şart. Yağmurdan çok ıslak otlar bizi ıslattı.


23 Ekim 2016 Pazar

TOHUM KÜPLERİ


Tarımla ilgili faaliyetler genelde uzun sürüyor. Uzun sürmesine sürüyor fakat süreçlerin başlaması mevsimlere bağlı olduğundan yeri geliyor bir hafta erken yapmak, on beş gün geç kalmak sonucu etkiliyor. Misâl, nohut dikesim var, ama baharı beklemeliyim, buğday ekesim var, acele etmeliyim. Velhâsıl vaktini geçirdiğim iş için bir yıl beklemek gerekebiliyor. Bencileyin her çiçekten bal almak hevesinde olanların iyi bir zaman planlaması yapması gerek. Mevsim atlamamak lazım.
Ben de toprak sahibi olduğumu idrak eder etmez, sezon kaybetmeden bir şeyler denemeye başlamalıyım diye telaşa düştüm.
İlk aklıma gelen buğday oldu. İki sene evvel siyez buğdayı denemiştim. Toprağı sürmeden, bellemeden kabuklu halde direk toprak yüzeye serptim. Üzerine de biçilmiş çim serpmiştim. İlk buğday tarlam 10m2 civarındaydı. Kıyas yapacak tecrübem olmamakla beraber, iyi ürün aldığım kanaatindeyim.
Bu sefer kendi tarlama yaklaşık 1,5 dönümlük bir kısıma Hatay’dan edindiğim karakılçık denilen buğday türünden ekmeye karar verdim. Yine yüzeye ekim yapacaktım fakat örtü olması için attığım kesilmiş çimleri Bozcaarmut’ta bulamazdım. Bende tohum topları hazırlayarak ekim yaparım diye niyetlendim.
Nereden okuduğumu hatırlamıyorum ama tohum toplarının yapıldığı kil, su içinde en az on dakika dağılmadan durabilmeli diye okumuştum. Hemen etraftan kil olduğunu sandığım topraklardan temin edip, tohum topları hazırladım ve topları su içinde beklettim. Sınavı geçen şanslı toprak Bozcaarmut’a gidecekti.
Toprağı seçtikten sonra, iş yerinin bahçesinde ufak bir kap içinde buğdayları toprakla buluşturdum. Birkaç top yaptım. Kalanında ev ahalisinin de emeği geçsin diye eve götürdüm.


Aslında eşim ve kızım da baya çalıştılar. Fakat beni şaşırtan kayınvalidemdi. Yaptığımız işi garipser ve pek ilgi göstermez diye düşünürken, çamur dolu leğeni görür görmez başına oturdu ve son topu yuvarlamadan kalkmadı. Sanırım bir köylü kadını olarak toprağa olan özleminin bir tezahürüydü bu. Biraz alay da etti ama olsun.

              Kızım ise tohum topu yapımında farklı metotlar denedi, hatta tohum topuna farklı görevler bile yükledi.




    Sonrasında kurumaya bıraktık topları. Kurumak ve Bozcaarmut’ta tarlayla buluşmayı beklemek onlar için kolay bizim için zordu.

1 Ekim 2016 Cumartesi

KEŞİF


Hayatımı gözden geçirdiğimde, değerlendirdiğimde, birçok konuda olmam gerekenden daha başarısız bulurum kendimi. İlkokulu, ortaokulu, liseyi zor bitirdim. Üniversiteyi kazanmam ayrı bir zordu, bitirmem bir başka zor. İş hayatında da bir gariplik sezerdim hep. Hep eldeki malzeme ile ortaya çıkan sonuçlar arasında bir uyumsuzluk görürdüm. Bu uyumsuzluk genelde olumsuz, bazen olumlu olarak algılanabilecek şekilde olurdu.
Malzeme konusunda yanılmış olmak bir ihtimal. Diğer ihtimal ise sonuçlar konusundaki yüksek beklenti.
Bunları düşünüp durdum ama pek kafama da takmadım yıllarca.
Malumunuz Hayalbağ’a hazırlanıyorum bir zamandır. Bu hazırlıklar esnasında Ekin Sapı Devrimi’ni okurken, yukarıda bahsettiğim iki ihtimale ilave olarak fark ettim ki, malzeme ile sonucun uyumsuzluğu, istidadımdaki noksanlıktan da kaynaklı değil, mükemmel bir sonuç beklemekten, tembellik ya da şanssızlıktan da değil.
Eldeki malzeme ile elde edilen sonuç arasında, metot ve çevre etkileri de vardı ve o kadar kabullenilmişlerdi ki sorgulanmaları hele hele suçlanmaları akla dahi gelmiyordu.
Hâsılı yanlış yaşıyorduk. Yanlış! 
Konu ne olursa olsun farklı metotlar ve değişik çevre etkileri bundan sonra hayatımda daha fazla yer etmeliydi.
Hayallerdeki bağı gerçekleştirmek câzip olabilir, fakat Hayalbağ’da yaşamak daha cezbediciydi.

14 Eylül 2016 Çarşamba

NELER YAPSAK?


Gitmek fikri ile kafam meşgul. Hem de çok uzun zamandır. Hatta hep zihnimin bir kenarında var bu fikir.
Bir memur ailesi olarak ilçe ilçe dolaştıktan sonra Ankara’ya göçmüştük çok eskiden. Daha öncekiler gibi değildi bu göçüş. İşe otobüsle gidilen yerdi benim için şehir. Yürüyerek kıra çıkılmayan yerdi. Burada “Hangi ilkokula gidiyorsun?” diye bir soru vardı. Kimse kimseyi tanımadığından daha rahat yaramazlık yapabiliyorduk. Marketler, alışveriş merkezleri yoktu henüz ama her şeyi yürüme mesafesi bir yerlerden de alamıyorduk. Böyle birkaç şeydi fark edebildiğim. Şehir denilen şeyle tanışmıştım.
Dünyada başkaca örneklerini bulabileceğiniz bir taktik ile Şehir gerçek yüzünü saklamış meğer. Ortaokulda terör; seksenlerin başında, sonradan kurtulduğumuzu sandığımız hava kirliliği ile de tanıştık. Şehre gelişimizden dört yıl sonra apartman hayatı ve kaloriferle tanıştık. Hayatımıza farkına bile varmadan pek çok şey girdi, pek çok şey de terk edip gitti bizleri. Park yeri problemi ve trafikle tanıştık. Hatta üç yıllık kapı karşı komşumla, çocuğu okula kaydettirirken tanıştık. Her terk edilen şey ve her tanışma beni de çevremi de değiştirmişti. Herkesin bildiği daha pek çok şeyle de tanıştık. Çokça anlatmaya gerek yok bilinenleri.
Göçmek üç ayrı fasıldan oluşuyor zihnimde. Terk edilen yerle ilgili kısım, göçme fiilinin kendisi ve ulaşılan mekân faslı.
Terk edilen yer için İstanbul diyorum. Ortadirek bir aile reisinin İstanbul’u. (Şu konuyu geçeyim diyorum ama kinimden dolayı bir türlü geçemiyorum. Yine önüme çıkıyor. Ama görmemezlikten geleceğim.)
Göçme işi dediğim de benim açımdan çok anlatılır bir şey sayılmaz. Aslında öncesi ve sonrası ile girift ilişkiler içinde bir mefhum. Bu yazıyı yazarken önemli olan şu soru:

Gidince ne yapacağız?

Bir şeyler yapmamız lazım ki, göçmemiz daha bir manalı olsun. Cümleyi özellikle böyle kurdum. Tek başına terk-i diyar eylemek dahi manalıdır kanaatimce. Ama bu gösterilen tavrı bir takım maddî ve manevî faaliyetlerle de desteklemek gerek. Maddi faaliyet denince de ilk akla gelenlerden biri gıdalanmak.
Pek obur bir adam değilim diyerek lafa başlayacağım ama üç haneli kilolarla pek ikna edici olmam herhalde. En iyisi açık yüreklilikle söylemek. Lezzetli bir şey yediğimde, hele de eski güzel günleri hatırlatan bir lezzetse, pek mutlu oluyorum. Adeta arkeolojik bir kazı yapar gibi insanlığın kadîm medeniyetini aradığım hicretimde bu lezzetleri de aramaya çalışacağım. Ve arkada bırakacağım şeylere inat ekonomik değeri olmasa da bir şeyler üreteceğim. 
Bir liste yapmıştım. Aklıma geldikçe ilaveler yapıyorum listeme. Şimdi baktım 132 kalem üretimi yapılacak şey var listemde. Yanlarında üretebilir miyim, ürettim mi, gibi suallerin cevabı ile ürünüme verdiğim not var. İşte listem.

SIRA
ÜRÜN
ÜRETEBİLİR MİYİM?
YAPTIM MI?
BAŞARI NOTU (0…10)
1
Keçi-Koyun sütü
Evet


2
Yoğurt
Evet
Evet
8
3
Beyaz peynir
Evet
Evet
8
4
Kaşar
Evet


5
Tulum peyniri
Evet


6
Çökelek
Evet


7
Tereyağı
Evet
Evet
10
8
Tavuk eti
Evet


9
Ördek eti
Evet


10
Kaz eti
Evet


11
Hindi eti
Evet


12
Yumurta
Evet


13
Keçi eti
Evet


14
Koyun eti
Evet


15
Sucuk
Evet


16
Pastırma
Evet


17
Sosis



18
Kavurma
Evet
Evet
7
19
Bal
Evet
Evet
6
20
Polen
Evet
Evet
10
21
Bal mumu
Evet
Evet
10
22
Yapağı
Evet


23
Elma
Evet


24
Elma pekmezi
Evet


25
Elma kurusu
Evet


26
Armut
Evet


27
Ayva
Evet


28
Ayva reçeli
Evet


29
Kiraz
Evet


30
Vişne reçeli
Evet


31
Vişne
Evet


32
Nar
Evet


33
Nar ekşisi
Evet


34
Cennet hurması
Evet


35
Korogaki
Evet


36
Zeytin
Evet
Evet
6
37
Frenk üzümü
Evet


38
Üzüm
Evet


39
Kuru üzüm
Evet


40
Pekmez
Evet


41
Yaprak
Evet


42
Ceviz
Evet


43
Badem
Evet


44
Ihlamur
Evet
Evet
10
45
Erik
Evet


46
Erik kurusu
Evet


47
Erik pestili
Evet


48
Dut
Evet


49
Dut kurusu
Evet


50
Dut pestili
Evet


51
Dut pekmezi
Evet


52
Cevizli sucuk
Evet


53
Böğürtlen
Evet


54
İğde
Evet


55
Şeftali
Evet


56
Kayısı
Evet


57
Kayısı kurusu
Evet
Evet
5
58
Nane
Evet
Evet
8
59
Kuru nane
Evet
Evet
10
60
Kekik
Evet


61
Reyhan
Evet


62
Biberiye
Evet
Evet
10
63
Ispanak
Evet


64
Pırasa
Evet


65
Karnabahar
Evet


66
Lahana
Evet


67
Bamya
Evet
Evet
3
68
Kuru bamya
Evet


69
Bakla
Evet
Evet
8
70
Bezelye
Evet
Evet
3
71
Fasulye
Evet
Evet
3
72
Börülce
Evet


73
Barbunya
Evet


74
Nohut
Evet
Evet
7
75
Mısır
Evet
Evet
6
76
Ayçiçeği
Evet
Evet
4
77
Domates
Evet
Evet
5
78
Biber
Evet
Evet
10
79
Pul biber
Evet


80
Patlıcan
Evet
Evet
8
81
Patlıcan kurusu
Evet


82
Tere
Evet
Evet
8
83
Maydonoz
Evet
Evet
9
84
Marul
Evet


85
Kuzu kulağı
Evet
Evet
6
86
Havuç
Evet
Evet
5
87
Turp
Evet
Evet
5
88
Kereviz
Evet


89
Patates
Evet
Evet
6
90
Tatlı patates
Evet


91
Soğan
Evet
Evet
9
92
Kuru soğan
Evet
Evet
9
93
Sarımsak
Evet
Evet
10
94
Salça
Evet


95
Tarhana
Evet


96
Keş
Evet


97
Erişte
Evet


98
Hıyar
Evet
Evet
8
99
Acur
Evet
Evet
8
100
Kabak
Evet
Evet
9
101
Dikenli kabak
Evet


102
Bal kabağı
Evet


103
Kabak çekirdeği
Evet


104
Sirke
Evet
Evet
2
105
Turşu
Evet
Evet
8
106
Yer elması
Evet


107
Fındık
Evet


108
Karpuz
Evet
Evet
6
109
Kavun
Evet


110
Buğday
Evet
Evet
7
111
Siyez buğdayı
Evet
Evet
8
112
Bulgur
Evet
Evet
6
113
Düğü
Evet


114
Beyaz un
Evet


115
Tam buğday unu
Evet


116
Arpa
Evet


117
Yonca
Evet


118
Yulaf
Evet


119
Yeşil mercimek
Evet


120
Kırmızı mercimek
Evet


121
Güvercin
Evet
Evet
5
122
Bıldırcın
Evet


123
Bıldırcın yumurtası
Evet


124
Susam
Evet
Evet
8
125
Tahin
Evet


126
Tahin helvası



127
Kestane
Evet


128
Çörekotu
Evet
OK
10
129
Kuşburnu
Evet


130
Kuşburnu marmelatı
Evet


131
Ekşi maya
Evet
OK
8
132
Ekmek
Evet
OK
7

İmkân buldukça bu listedekileri üretmeye çalışmıştım. Bir kısmı da Hayalbâğ’a kaldı.

“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.”