Kış kaçamağı.
Oğlum bu sene başında “Madem seneye Göynük’e
yerleşeceğiz, ben şimdiden gidip orada okuyayım.” demişti. İstanbul’daki
okuluyla pek arasının olmaması, köyümüzde kafa dengi bir arkadaş bulması da onu
cesaretlendirmişti. Sene başında naklini yaptık ve Ömer Bey yuvadan uçtu.
Göynük’te yatılı okumaya başladı. Arada İstanbul’a gelip gidiyor.
Eğer canım köy çekerse bu gelgitleri
değerlendiriyorum. Hanıma “Ben oğlanı okula bırakıp gelivereyim.” deyip, birkaç
gün kaçamak yapıyorum.
Geçen hafta da bu şekilde bir Hayalbağ turu yaptım.
Köyün
karşıdaki tepeden görünüşü.
Çadır kapısının önünden manzaram.
Yokluğumda buralar pek ıssız değilmiş.
Fotoğraflardan belli olmuyor ama kar örtüsü gündüz
güneş, gece ay ışığıyla pırıl pırıl yanıp sönüyor.
Buraya geldiğim zaman boş duramıyorum. Hazır
gelmişken kırılmış bir meşe dalını yakacak olarak hazırlamak; sağda solda
kendiliğinden çıkmış erik fidanlarını temizlemek; büyük ağaçların diplerindeki
çalı çırpıyı temizlemek neviinden işlerle uğraşıyorum.
Hatta kara rağmen belleme işlerine devam ettim. Aslında arazinin 3-4 dönümlük bölümünü
traktörle sürdürüp yoncadan kurtulmak istiyorum. Fakat bu bölümde biraz soğan,
bakla falan ekili, buraya traktör sokmak istemiyorum.
Fotoğrafta manzara da çıksın istediğimden bellenen
yer tam belli olmuyor. Bu gelişimde yaklaşık 25 m2 yer bellemişim. Toplamda ise
80-90 m2 oldu. Hızımı kesen yonca kökleri oluyor. Kökler olmasa neredeyse iki
kat iş çıkaracağım.
Bu arada bellediğim yerde bir köstebek tüneli
buldum.
Yorgunluktan
ay ışığında kar manzarası seyretmeye bile fazla zaman ayıramadan uyudum. Ertesi
gün hava ısındı karlar hızla erimeye başladı. Ben de ufak tefek işlerle vakit
geçirdim. Bir dinlenme anında dün kar sebebiyle fark edemediğim bir şey
dikkatimi çekti.
Köstebek tümsekleri!
Geçen seneye göre hızla artmış her yeri kaplamıştı.
Ekeceğim şeyleri, özellikle birkaç çeşit patatesi düşününce, karşımdaki manzara
hızla bulanıklaşmaya, köstebek tümsekleri ise daha görünür olmaya başladı.
Canavar otu, keçiler, tarla fareleri, şimdi de
köstebek aşireti. Rekabet edilecek şeyler hızla artıyor benim için.
Aslında hızla artmıyor. Sadece değişiyor. Bıkıp
kaçtığım metropoldeki rakiplerimin yerine gelenler bunlar.
Lakin ümitliyim.
“Kurda,
kuşa, aşa” deyip atmışım tohumumu.
Kalın sağlıcakla…
NOT: Aş hakkı bırakmazlarsa o zaman bir şeyler
düşüneceğim.