NEDEN AYRIK OTU ÇİFTLİĞİ?
Ayrık otu
çiftliği de nereden çıktı derseniz, şöyle anlatayım. Hayalbağ için dağarcığıma
birşeyler devşirmeye çalıştığım bir gün telefonum çaldı. Arayan eşimdi. Değerli
hayat arkadaşım heyecanla bir solukta şu satırları okudu:
"Mütevahhid,
yalnız adam, toplumun geneli gibi yaşamayan aykırı ve sıra dışı kişidir. İbn
Bâcce bu tür insanlar için nevabıt “ayrık otu” kavramını kullanır. Fârâbî’de bu
kavram olumsuz içerik taşımaktaydı. İbn Bâcce ise erdemsiz toplumda erdemli
yaşamaya çalışan insan anlamında olumlu kullanır. Bu tür kimseler için şöyle
der: “onlar garîbdirler, çünkü: kendi vatanlarında, akranlarıyla ve
komşularıyla beraber olsalar bile, fikirleriyle onlara yabancıdırlar. Bu
fikirleriyle kendileri için vatan olacak başka bilgi ve idrak mertebelerine yükselerek
zihinsel bir göç gerçekleştirmişlerdir”.
Halkın süs
ile gösterişe battığı, insanların aşırı dünyevileştiği cahil bir toplumda
yalnız insan mütevahhidin bilinçli bir tavırla o topluma yabancılaşması, kendi
mutluluğu açısından zorunludur. Yalnız insan, maddî heveslere, gelip geçici
zevklere dalmış bir toplumda akli ve manevî yetkinliği hedefleyen insandır.
Yalnız insan hedeflerine yönelik adım attıkça toplumundan ayrışır ve süreç
içinde de dışlanır. Hakikat peşinde koşan bu insan için yalnızlık zorunlu bir
kaderdir. Ayrıca yalnızlık bu kişinin mutluluğa ulaşması için alması gereken
bir tedbirdir. Nasıl ki insan sağlıklıyken sıhhatini korumak, sıhhatini
kaybetmesi halindeyse tıp sanatını kullanarak yeniden kazanmak durumundaysa,
mutluluğu kazanmak için tedbîri uygulamak veya kendinde mutluluğa erişmesini
engelleyen arazlar varsa onları izale etmek durumundadır. Nasıl insan sağlıklı
durumunu korumak için korunma tedbirleri almak durumundaysa, aynı şekilde
erdemli ve mutlu olan mütevahhidin de bu durumunu korumak için üzerine düşen
fiilleri yapması gerekir. Bu yüzden korunma bedenlerin tıbbı diye
isimlendirilirken, mütevahhidin eylemleri de “Tıbbu'n-nufûs” (rûhânî tıp) diye
isimlendirilir.
İbn Bâcce bu
yalnızlık halini sürekli bir hal olarak görmez. Bu durum zorunlu bir geçiş
dönemidir. İleride oluşacak erdemli toplum da ancak yetkinleşmiş insanlarla
mümkündür. Diğer bir ifadeyle yetkinleşmiş yalnız insanlar erdemli toplumun
nüveleridir. Yalnız insan bencilce sadece kendi yetkinliğini hedeflememektedir.
Aksine gelecekteki erdemli yönetimi mümkün kılacak metafiziksel ve diğer teorik
bilgileri edinmektedir. İbn Bâcce’ye göre bu teorik yetkinlikler ve bilgiler
olmaksızın erdemli toplum imkânsızdır.
Yalnız insan bu amaçla hicret bile edebilir."
Yalnız insan
bu amaçla hicret bile edebilir!
Hayâlbağ...
Ayrık otu...
Hicret...
Bir taş daha koymuştum ilk taşımın üstüne.
Basite, sadeye, kolaya diye niyetlendiğim seyahatime felsefe mi bulaşıyordu
ne? Bir çelişki daha mı giriyordu hayatıma?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder